Şehir hayatının gürültüsü ve karmaşasından uzaklaşan Efe, dedesinin sakin köyünde doğayla iç içe huzurlu günler geçirir. Bir gün, dedesinin eski ve tozlu sandığını kurcalarken ilginç bir kutu bulur. Kutunun içinden rengarenk, sevimli karakterlerle süslenmiş eski bir satranç takımı çıkar. Başlarda bu oyuna pek ilgi duymayan Efe, dedesinin sabırla yaptığı anlatımlarla satrancın inceliklerini ve stratejik düşünmenin önemini öğrenmeye başlar.
Köydeki arkadaşlarıyla satranç oynamaya başlayan Efe, sadece oyunu değil, sabretmeyi, düşünerek hareket etmeyi ve kaybetmeyi öğrenir. Zamanla satranç Efe için yalnızca bir oyun olmaktan çıkar, hayatın iniş çıkışlarıyla başa çıkabilmenin, doğru zamanda doğru adımı atabilmenin bir simgesine dönüşür.
Efe’nin dedesiyle kurduğu bu güçlü bağ, hem dedesiyle ilişkisini derinleştirir hem de Efe’nin kendine güvenini arttırır.