Anne ve babasını ani bir şekilde kaybeden Anna, New York’taki evinden ayrılarak daha önce hiç tanışmadığı büyükannesiyle yaşamak üzere Florida’nın sakin ve küçük bir kasabasına taşınır. Yabancı bir çevrede, yalnız ve savunmasız hisseden Anna, kendisine bir aidiyet duygusu kazandıracak dostluklar aramaya başlar.
Kısa süre içinde kasabada yaşayan iki gençle arkadaş olur. Ancak bu arkadaşlık, Anna’nın hayal ettiği gibi masum ve huzurlu değildir. Gençler, korkunç bir şiddet eylemine karışır ve Anna’yı da olayın içine sürükleyerek onu istemeden suç ortağı yapar. Bu trajik olayın ardından Anna, bilinmez bir tehdidin hedefi haline gelir. Kasabanın karanlık hikâyelerinde adı geçen, gizemli ve korkutucu Bay Sandman artık onun peşindedir.
Giderek artan tehditler, Anna’nın hem akıl sağlığını hem de yaşamını tehlikeye atar. Gerçek ile kabus arasındaki çizgi bulanıklaşırken, Anna kendisini içine çekildiği karanlıkla yüzleşmek zorunda kalır.