1870'lerin vahşi ve çetin topraklarında, Montana'nın ıssız kasabası Trinity, kanun ve kaosun ince bir çizgide dans ettiği bir yerdir. Burada, kötü şöhretli bir suçlu olan babası Isaac Broadway'in idamını izleyen genç Henry Broadway'in omuzlarına ağır bir yük biner. Babasının son isteği, Henry için sadece bir görev değil, aynı zamanda vicdanıyla vereceği zorlu bir sınavdır: Kendisini tuzağa düşüren ve ölüme gönderen adamı bulup öldürmek.
İntikam yeminiyle Trinity'ye ayak basan Henry, kasabanın yeni şerifi Gabriel Dove'un kararlı bakışlarıyla karşılaşır. Dove, Trinity'ye düzeni getirmeye ant içmiş dürüst bir adamdır ve Henry'nin gelişiyle birlikte kasabada filizlenen gerilimin farkındadır. Tam da bu karmaşık ortamda, St. Christopher adında gizemli ve karanlık bir yabancı da ortaya çıkar. Bu yabancının Trinity için bambaşka ve yıkıcı planları vardır.
Henry, babasına olan bağlılığı ve intikam arzusu ile şerifin adalet anlayışı arasında sıkışıp kalır. Kendi babası bir kanun kaçağı olsa da, Henry'nin içindeki adalet duygusu, doğru ile yanlış arasındaki çizgiyi sorgulamasına neden olur. Öte yandan, St. Christopher'ın varlığı, tüm bu denklemi daha da karmaşık hale getirir. Bu gizemli figürün gerçek amacı nedir ve Henry'nin intikam yolculuğunda nasıl bir rol oynayacaktır?