Elwood, Martin Luther King Jr.'ın öğretilerinden ilham alan, sivil haklar hareketine inanan ve geleceği parlak bir gençtir. Haksız yere bir araba hırsızlığına karıştığı iddiasıyla tutuklanır ve "Nickel Academy" adlı, sözde bir ıslahevine gönderilir. Ancak Nickel Academy, dışarıdan göründüğü gibi gençleri topluma kazandırmayı amaçlayan bir okul değildir. Burası, şiddetin, istismarın ve ırkçılığın hüküm sürdüğü, cehennemden farksız bir yerdir.
Elwood, Nickel'e vardığında, buranın acımasız gerçekleriyle yüzleşir. Beyaz gardiyanlar ve yöneticiler, siyahi öğrencilere insanlık dışı muamelelerde bulunmakta, onları fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz bırakmaktadır. Elwood, bu vahşet ortamında hayatta kalmaya çalışırken, Turner adında başka bir siyahi gençle tanışır. Turner, Nickel'deki sisteme karşı daha kuşkucu ve isyankâr bir tavır sergilerken, Elwood hala adalete ve iyiliğe olan inancını korumaya çalışır.
İki genç, Nickel'in acımasız koşullarında farklı yollarla hayatta kalmaya çalışsalar da, aralarında güçlü bir bağ oluşur. Elwood, Turner'ın sert görünümünün altında yatan kırılganlığı görürken, Turner da Elwood'un idealizmine hayranlık duyar.