Film, çocukluğundan beri görme engelli olan ve babasının gölge ve ses oyunlarıyla hayata tutunan Eflâtun'un hikayesini anlatıyor.
Eflâtun, babasından miras kalan saat tamircisinde çalışarak geçimini sağlamaktadır. Gerçekle hayalin iç içe geçtiği kendine özgü bir dünyası vardır. Yağmurlu bir günde, hiç görmediği ama sesinden derinden etkilendiği bir adama, şemsiyesini emanet eder ve o an, o adamın sesine aşık olur. Eflâtun'un hayatı, bir gün dükkanına aradığı sesle tıpatıp aynı olan bir adamın gelmesiyle bambaşka bir hal alır. Bu beklenmedik karşılaşma, Eflâtun'un kalbinde uzun zamandır saklı kalan özlemi ve umudu yeniden alevlendirir. İki insan arasındaki bu sesle başlayan bağ, zamanla derin bir duygusal yakınlığa dönüşürken, Eflâtun'un hem kendi iç dünyasıyla hem de dış dünyayla olan ilişkisi yeniden şekillenmeye başlar.