Rüzgar'ın sıradan hayatı, bir arkadaşına yaptığı küçük bir iyilikle beklenmedik bir dönemece girer. O tek bir taksi yolculuğu, hayatına Hayal adında bir yabancıyı getirir ve o an, Rüzgar'ın kalbine yıldırım gibi düşen bir aşkın başlangıcı olur. Hayal ile Rüzgar arasındaki bu ani ve güçlü çekim, sanki kaderin onlara sunduğu kısa bir parantezdir. Her karşılaşma, her bakış, her konuşma, bu iki genç için zamanın adeta durduğu, sadece o âna ait bir dünyadır.
Ancak bu masalsı aşk, dış dünyanın acımasız gerçekleriyle kısa sürede yüzleşmek zorunda kalır. Rüzgar'ın geçmişinden gelen karanlık gölgeler ve Hayal'in ailesinin bu ilişkiye şiddetle karşı çıkması, onların mutlu bir geleceğe yelken açmasını engeller. Aile baskısı ve toplumsal beklentiler, bu taze filizlenen aşkın üzerinde kara bulutlar gibi dolaşır. Rüzgar ve Hayal, tüm engellere rağmen birbirlerinden vazgeçmek istemeseler de, hayatın onlar için farklı planları vardır.
Hayal'in babasının acımasız tehditleri ve Rüzgar'ın yaşadığı vicdan azabı, onu beklenmedik bir kararın eşiğine getirir. Bir motosiklet yarışında yaşadığı talihsiz kaza, sadece onun değil, Hayal'in de hayatını derinden etkiler. Yoğun bakımda geçen zorlu günlerin ardından Rüzgar hayata tutunsa da, Hayal'in ailesi, kızlarını ondan sonsuza dek uzaklaştırmak için ellerinden geleni yapar.