Genç Willow'un hayatı, büyük teyzesi Alwina'dan beklenmedik bir mirasla bambaşka bir yöne doğru evrilir. Bu miras sadece gizemli bir ormanı ve yamuk bir evi değil, aynı zamanda nesillerdir saklanan bir sırrı da içerir: büyücülük. Willow, teyzesinden kalan eski bir mektupta kendi cadı soyundan geldiğini ve ormanın büyüsünü korumakla görevlendirildiğini öğrenir. Ancak bu, Willow için hem şaşırtıcı hem de ürkütücü bir gerçektir.
Willow'un bu yeni gerçekliğe adapte olmaya çalıştığı sırada, ormanın derinliklerinden gelen fısıltılar ve doğaüstü olaylar, büyülü dengenin bozulmakta olduğunu işaret eder. Ormanı tehdit eden karanlık bir güç vardır ve Willow'un bu gücü durdurmak için kendi içindeki cadılık potansiyelini ortaya çıkarması gerekmektedir. Neyse ki, bu zorlu yolculukta ona eşlik edecek gizemli ve bilge bir tilki olan Rufus yanındadır.
Ancak Willow'un görevi sadece kendi güçlerini keşfetmekle sınırlı değildir. Ormanı kurtarmak için, tıpkı kendisi gibi büyü yeteneklerine sahip diğer üç genç kızı da bulmak ve onlarla güçlerini birleştirmek zorundadır. Her bir cadının farklı ve benzersiz büyüleyici yetenekleri vardır ve bu dört kızın bir araya gelmesi, ormanın kaderini belirleyecektir. Willow, Rufus'un rehberliğinde, ipuçlarını takip ederek, diğer cadıları bulmak için ormanın derinliklerine doğru bir maceraya atılır. Bu yolculukta, sadece büyülü yaratıklarla değil, aynı zamanda kendi korkularıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Zaman giderek daralırken, Willow ve arkadaşları, ormanı tehdit eden karanlık gücü alt etmek ve büyülü dengeyi yeniden sağlamak için birlikte çalışmak zorundadırlar.