"The Old Oak" isimli pubı işleten TJ Ballantyne, bir zamanlar canlı ve hareketli olan bu yerin giderek boşaldığını ve insanların umutsuzluğa kapıldığını görmekten dolayı üzgündür. Gençlerin kasabayı terk ettiği, geride kalanların ise eski geleneklerine sımsıkı sarılmaya çalıştığı bu ortamda, TJ pubını ayakta tutmaya çalışarak topluluğun bir araya geldiği nadir mekanlardan birini korumaya çalışır.
Kasabanın zaten kırılgan olan dengesi, beklenmedik bir gelişmeyle daha da sarsılır. Düşük emlak fiyatları nedeniyle, Suriyeli mültecilerin kasabaya yerleştirilmesi kararlaştırılır. Bu durum, kasaba halkı arasında farklı tepkilere yol açar; bazıları mültecilere karşı ön yargılı ve düşmanca bir tavır sergilerken, bazıları ise onlara yardım eli uzatmaya çalışır. Bu iki farklı topluluk arasındaki gerilim ve anlaşmazlıklar, kasabanın sosyal yapısını derinden etkiler.
TJ Ballantyne, bu zorlu süreçte tarafsız kalmaya çalışsa da, Suriyeli mültecilerden biri olan Yara ile kurduğu beklenmedik arkadaşlık, onu olayların tam ortasına sürükler. Yara'nın yaşadığı acılar ve umut arayışı, TJ'in dünyaya bakış açısını değiştirir ve kasabada bir değişim umudu yeşertmesine yardımcı olur. Birlikte, iki topluluk arasında bir köprü kurmaya ve ortak bir gelecek inşa etmeye çalışırlar.