Zeynep, Amerikalı eşiyle New York'ta kurduğu hayatını bir süreliğine geride bırakıp, boşanmış ebeveynleri ve küçük kız kardeşiyle birlikte Muğla'da bir tekne tatiline çıkar. Bu gezi, özellikle Zeynep'in yargılanmakta olan babası Yusuf için büyük önem taşır. Yusuf, hapse girme ihtimaliyle karşı karşıyadır ve bu tatil, yıllardır görmediği kızlarıyla yeniden bağ kurması için belki de son şansıdır. Güneşli bir sabah, tekne Göcek'in turkuaz sularına açılır. Zeynep, ailesiyle birlikte güvertede oturmuş, Ege'nin ılık meltemini içine çekerken, geçmişin hayaletleri de yavaşça su yüzüne çıkmaya başlar. Yıllar önce anne babasının ayrılığıyla paramparça olan aile, şimdi bu küçük teknede yeniden bir araya gelmiş, umut ve belirsizlikle dolu bir yolculuğa çıkmıştır. Ancak bu sıradan bir aile tatili değildir. Mavi yolculuk ilerledikçe, geçmişin sırları ve gizli kalmış acılar birer birer ortaya dökülmeye başlar. Zeynep, babasının geçmişiyle yüzleşmek, kız kardeşiyle yeniden yakınlaşmak ve kendi içindeki yaraları sarmak zorunda kalacaktır. Bu yolculuk, onları sadece birbirlerine değil, aynı zamanda kendilerine de daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştıracaktır.