Evlatlık olduğunu öğrenen Edward, kökenlerini bulmak için kız arkadaşı Romy ile birlikte Portekiz'in kırsal bir bölgesindeki ailesinin malikanesine gider. Başlangıçta annesi, amcası ve ikiz kardeşi tarafından büyük bir sevgiyle karşılanan Edward, hayalindeki aileye kavuştuğunu düşünür. Ancak bu sıcak karşılama, kısa sürede yerini tekinsiz ve rahatsız edici olaylara bırakır.
Evin kasvetli atmosferi, ailenin tuhaf gelenekleri ve saplantılı davranışları, Edward ve Romy'nin aslında bir misafir değil, birer mahkum olduklarını anlamalarına neden olur. Edward, ailesinin onu sadece kayıp oğulları olarak değil, aynı zamanda nesillerdir süren karanlık bir mirası ve "kötülüğün tohumunu" devam ettirecek bir araç olarak gördüğünü dehşet içinde fark eder.
Cennet gibi başlayan bu aile birleşmesi, Edward'ın hem kendi hayatı hem de akıl sağlığı için savaşmak zorunda kalacağı, kökleriyle ve kan bağıyla ilgili korkunç bir kabusa dönüşür.