Efsanevi altın şehri El Dorado'nun peşindeki iki kurnaz maceraperest, kendilerini yanlışlıkla tanrı zannettikleri bir kabilenin içinde bulur ve komik, heyecan dolu bir serüvene atılırlar.
16. yüzyıl İspanya'sında, kolay yoldan zengin olma peşinde koşan, zekalarını küçük hileler ve şans oyunları için kullanan dolandırıcılar Tulio ve Miguel, efsanevi altın şehri El Dorado'nun haritasını ele geçirirler. Fırtınalı denizleri aşarak, beklenmedik engelleri geride bırakarak ve İspanyol askerlerinden ustaca kaçarak çıktıkları uzun ve macera dolu yolculuğun sonunda, gerçekten de El Dorado'ya varırlar. Ancak şehre varışları sırasında yaşanan doğal olaylar ve kabile inançlarıyla örtüşen tesadüfler sayesinde, yerli halk tarafından yanlışlıkla tanrı zannedilirler.
Bu beklenmedik durum, Tulio ve Miguel için hem büyük bir fırsat hem de komik ve tehlikeli anların başlangıcı olur. Miguel'in umursamaz ve şovmen ruhuyla, Tulio'nun daha planlı ve endişeli yapısı birleşince, bu 'tanrı' rolü sayısız beklenmedik ve komik duruma neden olur. Şehrin baş rahibi Tzekel-Kan'ın keskin zekası ve şüpheciliği, onların sahtekarlığını ortaya çıkarmaya çalışırken, Şef Tannabok'un saf ve iyi niyetli yaklaşımı ise onları koruyucu bir figür olarak görmesine neden olur. Bir yandan şehrin tapınaklarından altınları sızdırma planları yaparken, diğer yandan da yerli halkın kutsal ritüellerine uyum sağlamaya ve onların inançlarını sarsmamaya özen gösterirler.