Woo-sung, Seul'ün kalabalık ve rekabetçi ortamında, yıllarca süren sıkı çalışmasının ve fedakarlığının ardından nihayet hayallerindeki eve, küçük ama kendi sahip olduğu bir apartman dairesine kavuşur. Ancak bu 84 metrekarelik sığınak, kısa sürede Woo-sung için huzurlu bir liman olmaktan çıkarak, kabuslar görmeye başladığı bir hapishaneye dönüşür.
Dairenin duvarlarından, Woo-sung'u uykusuz bırakan, ritmik ve rahatsız edici sesler yükselmeye başlar. Bu seslerin kaynağı belirsizdir ve Woo-sung ne zaman dinlese, duvarların ardında bir sır saklandığı hissine kapılır. Geceleri yankılanan bu tuhaf sesler, Woo-sung'un zaten hassas olan ruh sağlığını derinden etkiler ve onu giderek daha paranoyak bir hale getirir.
Ancak Woo-sung'un sorunları sadece gizemli seslerle sınırlı değildir. Yeni komşuları da en az sesler kadar rahatsız edicidir. Nezaketsiz, hatta düşmanca tavırlarıyla dikkat çeken bu insanlar, Woo-sung'u sürekli olarak tedirgin eder ve yalnız hissetmesine neden olurlar. Komşularının davranışlarının altında yatan nedenler de belirsizdir ve Woo-sung, onların da duvarların ardındaki sırlarla bir ilgisi olup olmadığını merak etmeye başlar.